05 Temmuz, 2012

boğaz köprüsü

dar uzun binaların sokakları var
sarı ışıklılar
arabanın geçmeyi unuttuğu bazen
ormanlar var üç ağaçlık
köprüler var
deniz aşırı ülkeden bir başka denize aşan
polisler var sorgu odasında çay içen
uzun çayırlıklar var
alfabesi bozuk topraklara ismini veren
ne çok şey var burda
mavi var
beyaz var
kahverengi taşlı evler var.

01 Mart, 2012

filgri

Arkasını döndüğü için gidiyor sayılmaz bir fil

Ellerinden tutmak lazım

Su içişini izlemek lazım

Sonra

Turkuaz çarşaflar serip

Serin uykular uyumak.

Sen bana bir bardak süt versen yeter filgri.



Bir ermeni teyzenin saygı duyduğu kış meyvesiyim.

Dua edince bir

Yere düşünce binbir artı bir



Sırtını kullanıyorum

Uykuya iyi geliyor

Parmaklarımı donatıyorum

Saçlarına,

Renklere,

Bir heceye.

Çiziyor

Bırak çizsin.

Bekliyor,

Sakın bekletme.

Uyandığın yerdeki boşluktayım



Tanrı dedi ki

Sen geliyormuşsun

Mutfakta telaş var

Düğün yemeğiyle sabah kahvaltısının hiç bir farkı yok

08 Şubat, 2012

hazira'n.

mayısla temmuzun gıpta ile baktıgı .sen.

rıhtımdan alsan beni

gemilerin yanaştıgı

ne rıhtımlar vardır görmedigim.

adalara gitsek kediler kucagımızda.


hırka’n yakışır sana,sen hırkana.

ikindi vakti serinliginde göstersen yüzünü

yalnızca yarısını görürüm belki

ya da siyah kayışlı saati olan bi şairi.

fısıldasan kulagıma

sen kahve

ben pembe


su içmek isteyen kirpiklerimin

kaynagı olsan

sen tutsan

bal koksa.


Aşk olsun sana ‘haziran’.

Sana hep…

Sana çok.

pamuk

besbelli bu inkarlar.

bi sokağı caddeye bağlayan keder susmaları.

evet,

sokaklara sığmayacak kadar çok sessizlik.

kaldırımda.

sessizlik saçlarında.

beyazda.

yan masada.

yerlerinden sökülmüş nar taneleri,

avcumda.


Siz başka bir cumhuriyet kurun,

natürmort doyursun karnımı.

çay da içmem.

belki bi cinayet işlerim,

çalı süpürgesiyle.

başka milletten insanlar gelir

o sırada.

Arap kağıdına şiirler yazarım.


sürekli en başa dönüyorum.

nar yerken çok yoruluyorum.

10 Ocak, 2012

son 10 yılın en soğuk kış'ı

ve soğuktur,küflüdür,kıştır bu mevsim
yorganlar bile ısıtmaz bu soğukta
bir battaniye şart!
bir de parmak uçlarınla boğumları arasındaki dünyan

sonra kış biter
beyaz tişörtlü yaz'lar gelir
ben
ayakkabılarım elimde
yürürüm bütün mevsimleri baştan başa
parmaklarını yüzümde gezdirirsin
bütün tavşanlar sevinir.

31 Temmuz, 2011

gün

dün.
dün,bir gün değildi.
bi'z' bi'r' olmuştu.
sen 'r'leri hep önemsersin zaten.
gel de çay koy bir,
enginarın tadına bak bir,
mürekkebe doyur kalemini,
düş kelimelerini.
sana bir,bana bir,
aklımın köşesi bir de.

30 Temmuz, 2011

hal.

sen su getir yeter,cumalar serinlesin.
akşamları uğradığım masasıyla.
kaç çay içmişizdir o masada,
rakı hayaliyle.
incir 'bağ'lasan örüklerime,ismin yalın hali
can'ımın bağ hali.

seni bekliyorum kahvaltıya
geç kalma
bunamışlığımı at üstümden
tepelerde dinlendir.
benim gözüm her daldığında,yeni masaörtüsü ser,istediğinden,
dalgınlık hali.

perşembe'nin ne olduğunu sen bilirsin,
ardından pazar'ın geldiğini.
o yüzden saat dörtte gölgelikte,
beklemenin gölge hali.

kış gelir mi gelir yaz'ındayız
ellerimiz vapur telaşı,yüzümüzde martı haykırışları.
serçe adımlarla koşuyorum.
ey içeri'min derin kuyusu,
*'can'ım neşet!'
gözlerimin yaş hali.



*:canımın içi ozan